←Prev   Be-Lam-Vav  Next→ 

ب ل و
Be-Lam-Vav
Kökün genel değeri.
onu imtihan ettii, imtihan, sınandı, imtihan edildi, belâ, imtihan, bir belâ, bir imtihan, belâya uğrattık, onları belâya uğrattık, beliğ olacak, ortaya çıkacak, açıklanacak, elbette, mutlaka imtihan olacaksınız, deneneceksiniz, elbette, mutlaka, muhakkak imtihan edenler, onları imtihan etmemiz için, sizi imtihan etmek için, imtihan etmek için, sizi sınamak için, elbette, mutlaka sizi sınar, imtihan eder, beni denemesi için, sizi imtihan edecek, onu imtihan edeceğiz, onları imtihan ediyoruz, deneyin, imtihan edin, biz onları imtihan ettik, ve elbette sizi imtihan ederiz, ve sınaması için, ve imtihan etmek için, ve imtihan edeceğiz, ve sizi imtihan ederiz, sizi imtihan eder
   ib'talāhu   (2)

89:16
Ama Rabbi onu sıkıntıya uğratıp rızkını ölçüye bağlarsa: \"Rabbim bana ihanet etti!\" der.

89:15
İnsan böyledir; Rabbi kendisini deneyip de ona cömert davranır, nimet yağdırırsa: \"Rabbim bana ikramda bulundu!\" der.

   ib'talā   (1)

2:124
Hani Rabbi, İbrahim'i bazı kelimelerle imtihana çekmiş, o da onların hakkını vermişti de Rab şöyle demişti: \"Seni insanlara önder yapacağım.\" İbrahim, \"Soyumdan birilerini de\" deyince Allah: \"Benim ahdim zalimlere ulaşmaz.\" buyurdu.

   ub'tuliya   (1)

33:11
İşte orada müminler belaya uğratılarak imtihan edilmişler ve şiddetli bir zelzeleyle sarsılmışlardı.

   l-balāu   (1)

37:106
\"Bu, hiç kuşkusuz apaçık imtihanın ta kendisiydi.\

   balāon   (1)

44:33
Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan ayetler vermiştik.

   balāan   (1)

8:17
Siz öldürmediniz onları, Allah öldürdü onları. Attığın zaman da sen atmadın, Allah attı. İnananları kendisinden güzel bir imtihanla denemek için yaptı bunu. Allah; işitendir, bilendir.

   balāon   (1)

2:49
Sizi Firavun hanedanından kurtardığımızı da hatırlayın. Hani, onlar size azabın en çirkiniyle kötülük ediyorlardı: Erkek çocuklarınızı boğazlıyorlar, kadınlarınıza hayasızca davranıyorlar/kadınlarınızın rahimlerini yokluyorlar/kadınlarınızı hayata salıyorlardı. İşte bunda sizin için, Rabbinizden gelen büyük bir ıstırap ve imtihan vardı.

7:141
Şunu da hatırlayın: Sizi Firavun hanedanından kurtarmıştık. Size azabın en kötüsü ile işkence ediyorlardı: Oğlanlarınızı katlediyorlar, kadınlarınıza hayasızca davranıyorlar/kadınlarınızın rahimlerini yokluyorlar/kadınlarınızı hayata salıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden gelmiş büyük bir imtihan vardı.

14:6
Mûsa'nın, kendi toplumuna şöyle dediği zamanı da hatırla: \"Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın! Hatırlayın ki, sizi Firavun'un hanedanından kurtarmıştı. Onlar size azabın en kötüsüyle acı çektiriyorlar, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlar, kadınlarınıza hayasızca davranıyorlar/kadınlarınızın rahimlerini yokluyorlar/kadınlarınızı hayata salıyorlardı. İşte bunda sizin için Rabbinizden gelen çok büyük bir deneme ve ıstırap vardır.\

   balawnā   (1)

68:17
Biz onları, o bahçe sahiplerini belalandırdığımız gibi belalandırdık. Hani, onlar sabaha çıktıklarında, bahçeyi mutlaka kesip biçeceklerine yemin etmişlerdi.

   balawnāhum   (1)

68:17
Biz onları, o bahçe sahiplerini belalandırdığımız gibi belalandırdık. Hani, onlar sabaha çıktıklarında, bahçeyi mutlaka kesip biçeceklerine yemin etmişlerdi.

   tablū   (1)

10:30
İşte orada, her benlik önceden gönderdiği şeyi kendisi deneyecektir. Hepsi gerçek Mevlâ'larına döndürülmüş, iftira aracı yaptıkları şeyler kendilerini koyup gitmiştir.

   tub'lā   (1)

86:9
Sırların/gizlilerin yoklanıp ortaya çıkarılacağı gün,

   latub'lawunna   (1)

3:186
Yemin olsun ki, mallarınızda da canlarınızda da imtihan edileceksiniz. Ve yemin olsun ki, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden de şirke batanlardan da incitici çok şey dinleyeceksiniz. Sabreder,sakınıp korunursanız işte bu, iş ve oluşların en zorlularındandır.

   lamub'talīna   (1)

23:30
Biz onları imtihan ediyor idiysek de bunda elbette ibretler vardır!

   linabluwahum   (1)

18:7
Biz, yeryüzündeki şeyleri ona bir süs yaptık ki, insanları, içlerinden hangisi amel yönünden daha güzeldir diye imtihan edelim.

   liyabtaliyakum   (1)

3:152
Yemin olsun ki, siz onları Allah'ın izniyle öldürmekteyken, Allah size vaadini doğrulamıştı. Nihayet,siz korkuya kapıldınız, yapılacak iş hususunda çekiştiniz. Ve Allah, sevdiğiniz şeyi size gösterdikten sonra isyan ettiniz. İçinizden bir kısmı dünyayı istiyordu, bir kısmınız ise âhireti istiyordu. Sonra sizi imtihan etmek için onlardan uzaklaştırdı. Yemin olsun, sizi affetmişti. Allah, müminlere karşı lütuf sahibidir.

   liyabluwā   (1)

47:4
Küfre batmışlarla burun buruna geldiğinizde, boyunlar vurulur. Nihayet onları bastırıp sindirdiğinizde, antlaşma bağını sıkı bağlayın. Artık bundan sonrası ya bir bağışlama ya bir fidyedir. Nihayet, harp, ağırlıklarını yere bırakır. İşte böyle! Eğer Allah dileseydi, onlardan öc alırdı. Ama kiminizi kiminizle denemek için böyledir. Allah yolunda öldürülenlerin amelleri asla göz ardı edilmeyecektir.

   liyabluwakum   (4)

6:165
Sizi yeryüzünde öncekilere halefler yapan O'dur. Verdiği nimetlerle sizi denemek için kiminizi kiminiz üzerine derecelerle yükseltmiştir. Rabbin ceza verdiğinde çok süratli verir. Ama O, gerçekten çok affedici, çok merhametlidir.

11:7
O, odur ki, gökleri ve yeri altı günde yaratmıştır. O'nun arşı da su üzerinde idi. Böyle yapması, iş ve davranış yönünden hanginizin daha güzel olduğunu belirlemek için sizi denemeye yöneliktir. Sen, \"Kuşkusuz, sizler ölümden sonra diriltileceksiniz!\" dediğinde, küfre batanlar hemen ve kesinlikle şöyle derler: \"Bu apaçık bir büyüden başka şey değildir.\

67:2
Hanginizin daha güzel iş yapacağını belirlemek için sizi imtihana çekmek üzere ölümü ve hayatı yaratan O'dur. Azîz'dir O, Gafûr'dur.

5:48
Sana da Kitap'ı hak olarak indirdik. Kitap'tan onun yanında bulunanı tasdikleyici ve onu denetleyip güvenilirliğini sağlayıcı olarak... O halde onlar arasında Allah'ın indirdiğiyle hükmet, Hak'tan sana gelenden uzaklaşıp onların keyiflerine uyma. Sizden her biri için bir yol/şerîat ve bir yöntem belirledik. Allah dileseydi sizi elbette bir tek ümmet yapardı. Ama size vermiş olduklarıyla sizi imtihana çeksin diye öyle yapmamıştır. O halde hayırlarda yarışın. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. O size, tartışmış olduğunuz şeylerin esasını bildirecektir.

   layabluwannakumu   (1)

5:94
Ey iman sahipleri! Allah sizi, ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği av türünden bir şeyle mutlaka deneyecektir ki, gözün fark edemediği alanlarda O'ndan kim korkuyor bilsin. Bundan sonra azıp sınırı çiğneyen için korkunç bir azap olacaktır.

   liyabluwanī   (1)

27:40
Kendinde Kitap'tan bir ilim olan kişi de şöyle dedi: \"Ben onu sana, gözünü açıp yumuncaya kadar getiririm.\" Derken Süleyman, tahtı, yanında kurulmuş görünce şöyle konuştu: \"Rabbimin lütfundandır bu. Şükür mü edeceğim, nankörlük mü diye beni denemek istiyor. Esasında, şükreden, kendisi lehine şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse bilsin ki, Rabbim Ganî'dir, cömerttir.\

   mub'talīkum   (1)

2:249
Tâlût, askerleriyle yola çıkınca dedi ki: \"Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. O halde, ondan içen benden değildir. Ama onu tatmayan bendendir. Eliyle bir avuç alan kişi başka.\" Bunun ardından, pek azı müstesna olmak üzere ondan içtiler. Nihayet o ve onunla beraber iman edenler ırmağı geçtiklerinde şöyle dediler: \"Bugün bizim Câlût'a ve ordusuna karşı hiçbir gücümüz yoktur.\" Allah'a kavuşacaklarını düşünenler ise şöyle konuştular: \"Sayıca az nice topluluk vardır ki, sayıca çok nice topluluğa Allah'ın izniyle galip gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir.\

   nabtalīhi   (1)

76:2
Doğrusu, biz insanı karışım olan bir spermden yarattık. Halden hale geçiririz onu. Sonunda onu işitici, görücü yaptık.

   nablūhum   (1)

7:163
Sor onlara o deniz kıyısındaki kentin durumunu. Cumartesi günü azıp sınır tanımazlık ediyorlardı. Sebt yaptıkları gün balıkları onlara akın akın gelindi; sebt yapmadıklarında ise onlara gelmezdi. Yoldan sapmaları yüzünden onları böyle imtihan ediyorduk.

   wa-ib'talū   (1)

4:6
Yetimleri, nikâh çağına gelmelerine kadar gözetleyip deneyin. O zaman onlarda içinize sinecek bir olgunluk ve erginlik görürseniz, mallarını onlara geri verin. Büyüyecekler diye bu malları tez elden saçıp savurarak yemeyin. Zengin olan, iffetli davransın. Fakir olan ise örfün gerekli kıldığı oranda yesin. Mallarını kendilerine teslim ettiğiniz zaman yanlarında tanıklar bulundurun. Hesap sorucu olarak Allah yeter.

   wabalawnāhum   (1)

7:168
Ve onları yeryüzünde birçok ümmetlere böldük. İçlerinde barışsever iyiler vardı ama böyle olmayan aşağılıklar da vardı. Belki dönerler ümidiyle onları güzeliklerle de kötülüklerle de imtihana çektik.

   walanabluwannakum   (1)

2:155
Yemin olsun ki, sizi korku, açlık; mallardan-canlardan-meyvelerden eksiltme türünden bir şeyle mutlaka imtihan edeceğiz. Sabredenlere müjdele.

47:31
Yemin olsun, içinizden gayret gösterip didinenlerle sabredenleri bilinceye kadar, sizi belalarla imtihan edeceğiz. Haberlerinizi de eleyip tarayacağız.

   waliyabtaliya   (1)

3:154
Sonra bu kederin ardından üzerinize, içinizden bir grubu sarıp kuşatan, güven verici bir uyku indirdi. Bir grup da -gerçekten onlar kendi canlarının derdine düşmüştü- Allah hakkında gerçek dışı sanılara, cahiliye düşüncelerine kapılıyordu. \"Şu işten bize bir şey var mı?\" diyorlardı. De ki: \"Emir/iş ve oluş tümüyle Allah'ındır.\" Öz benliklerinde, sana açıklamaz oldukları şeyler saklıyorlar. Diyorlar ki: \"Bu işten bizim lehimize bir şey olsaydı, şuracıkta öldürülmezdik.\" Söyle onlara: \"Evlerinizde kalsaydınız bile, üzerlerine ölüm yazılmış olanlar, uzanacakları yerleri muhakkak boylayacaklardı.\" Bu, Allah, göğüslerinizdekini denesin, kalplerinizdekini ortaya çıkarsın diyedir. Allah, göğüslerin özünü çok iyi bilir.

   waliyub'liya   (1)

8:17
Siz öldürmediniz onları, Allah öldürdü onları. Attığın zaman da sen atmadın, Allah attı. İnananları kendisinden güzel bir imtihanla denemek için yaptı bunu. Allah; işitendir, bilendir.

   wanabluwā   (1)

47:31
Yemin olsun, içinizden gayret gösterip didinenlerle sabredenleri bilinceye kadar, sizi belalarla imtihan edeceğiz. Haberlerinizi de eleyip tarayacağız.

   wanablūkum   (1)

21:35
Her canlı, ölümü tadacaktır. Biz bir imtihan olarak sizi şer ile de hayır ile de deniyoruz. Sonunda bize döndürüleceksiniz.

   yablūkumu   (1)

16:92
Yeminleri bozmada, ipliğini kuvvetle büktükten sonra bozup parçalayan karı gibi olmayın. Bir topluluk ötekinden daha zengin ve kalabalık çıktığı için yeminlerinizi aranızda bir hile aracı yapıyorsunuz. Allah sizi bununla imtihan ediyor; ihtilafa düştüğünüz şeyleri kıyamet günü size açık bir biçimde elbette gösterecektir.

Teşekkür ederim:
IslamAwakened
bu kök sayfaları mümkün kılan herkese teşekkür etmek istiyor.
Çalışmadan formüle etmek için ilham aldık...