←Prev   Ayn-Lam-Vav  Next→ 

ع ل و
Ayn-Lam-Vav
Kökün genel değeri.
Yüksek olmak, yükselmek, yüce olmak, gurur duymak / üstesinden gelmek, yukarı çıkmak, rütbe veya haysiyette yükselmek, almak, kaldırmak, üstü, üstü olmak, üstünlük sağlayan (alâ olan), üstün olanlar(dan), en üstün kişiler, âlâ, yüce , üstün olan, yüce, A’lâ, yüce, şerefli, en yüksek, en yüce, çok yüce, âlâ, yüce, âlî olanlar, yüce olanlar, yüksek, âlâ, çok ulu, çok yüce, âli, yüce, âli, çok yüce, âli, âlâ, çok yüce, çok yüce, çok yücedir, en üstün, herşeyden üstün, yüce, âlî olan, gelin, haydi gelin, geliniz, o yücedir, alâdır, yücedir, büyüklük taslar, ululuk, büyüklük taslayan, yüksek, yüce, âli, yüce, yüksek, âlîn olanlar, üstün gelmeye çalışanlar, onu en yüksek, onu, en yüksek (yaptık), onların üstleri, âli, ailesi (sülâlesi), ele geçirdikleri, üstün oldukları, üstünlükleri, üstünlük, ulu, çok yüce, âlî, yüce, âlî, yüce, üstün, (çok) yüce, illiyyin, illiyyin (zemin kattan 7 kat yukarıda olan kader hücreleri), halbuki âlîdir, yücedir, işte yücedir, işte o çok yüce, öyleyse, artık çok yücedir, o zaman gelin, çok kibirli, büyüklük taslayan, üstün (zorba), elbette, gerçekten âlî, yüce, ve yücedir, ve yücedir, alâdır, ve âlâ, üstün, ve yüce, ve büyüklenerek, ve gerçekten üstün geleceksiniz, gâlip geleceksiniz, ve mutlaka üstün, hakkından gelmek, başa çıkmak, üstesinden gelmek, halletmek, başarmak, atlatmak, zayıf düşürmek
   is'taʿlā   (1)

20:64
\"Hemen hünerlerinizi birleştirin; sonra saf bağlamış olarak gelin! Bugün, üstün gelen kurtulmuş olacaktır.\

   l-aʿlawna   (2)

47:35
Gevşemeyin, üstün durumda olduğunuz halde antlaşmaya davet etmeyin! Allah sizinledir; amellerinizi asla yitirmeyecektir.

3:139
Gevşemeyin, tasalanmayın. Eğer inanıyorsanız üstün olan sizsiniz.

   l-aʿlā   (5)

37:8
Onlar ne kadar çırpınsalar da o yüce konseyi dinleyemezler. Ve her taraftan atışa tutulurlar;

16:60
Âhirete inanmayanlar için kötülük örneği var. En yüce örnekse Allah içindir. O'dur Azîz, O'dur Hakîm.

38:69
\"Onlar tartışırlarken, o yüce konsey hakkında benim hiçbir bilgim yoktu.\

87:1
Rabbinin o Al'a,o yüce adını tespih et!

79:24
Dedi ki: \"Ben sizin en yüce rabbinizim.\

53:7
En yüksek ufuktadır o.

20:68
Şöyle dedik: \"Korkma, üstün gelecek olan sensin!\

30:27
Yaratmaya ilk başlayan/yaratılanları ilk yaratan O'dur. Sonra onları çevirip yeniden yaratacaktır. Bu O'nun için çok da kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce örnekler/en yüce sıfatlar O'nundur. O'dur Azîz, O'dur Hakîm...

92:20
Yüceler yücesi Rabbinin yüzünü özleyip istemek için veren hariç.

   l-ʿālīna   (1)

38:75
Allah dedi: \"Ey İblis, iki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan neydi? Burnu büyüklük mü ettin, yoksa yücelenlerden mi oldun?\

   l-ʿulā   (1)

20:4
Yeri ve o yüce mi yüce gökleri yaratandan bir vahiy olarak indirdik.

20:75
O'nun huzuruna, hayra ve barışa yönelik iyilikler üretmiş bir mümin olarak varana gelince, işte böyleleri için çok yüksek dereceler öngörülmüştür.

   l-ʿul'yā   (1)

9:40
Eğer siz ona yardım etmezseniz bilin ki, Allah ona zaten yardım etmişti. Hani, küfredenler onu iki kişinin ikincisi olarak yurdundan çıkardıklarında, mağarada bulundukları bir sırada arkadaşına şöyle diyordu: \"Tasalanma, Allah bizimle!\" Bunun üzerine Allah ona sükûnet indirmiş ve kendisini sizin görmediğiniz ordularla desteklemişti de küfre sapanların sözünü sefil kılıp alçaltmıştı. Allah'ın sözü ise yüce olanın ta kendisidir. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.

   l-ʿaliyu   (1)

2:255
Allah'tan başka ilah yok. Hayy'dır O, sürekli diridir; Kayyûm'dur O, kudretin kaynağıdır. Ne gaflet yaklaşır O'na ne kendinden geçme ne de uyku. Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız O'nundur. O'nun huzurunda, bizzat O'nun izni olmadıkça, kim şefaat edebilir! O, insanların önden gönderdiklerini de bilir, arkada bıraktıklarını da!... İnsanlar O'nun bilgisinden, bizzat kendisinin dilediği dışında, hiçbir şeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, gökleri ve yeri çepeçevre kuşatmıştır. Göklerin ve yerin korunması O'na hiç de zor gelmez. Aliyy'dir O, yüceliği sınırsızdır; Azim'dir O, büyüklüğü sınırsızdır.

42:4
Göklerdeki ve yerdeki her şey O'nundur. Öylesine yüce, öylesine büyüktür O!

31:30
Bu böyledir; çünkü Allah, Hakk'ın ta kendisidir. O'nun berisinde yalvarıp yakardıkları ise bâtıldır. Ve Allah Aliyy'dir, yüceliğine sınır yoktur; Kebîr'dir, büyüklüğüne sınır yoktur.

34:23
O'nun katında, bizzat kendisinin izin verdiği kimseden başkasının şefaatı/kendisinin izin verdiği kimseden başkası için şefaat yarar sağlamaz. Sonunda, kalplerinden korku giderilince: \"Rabbimiz ne dedi?\" derler. \"Hakkı söyledi, O'dur Aliyy, O'dur Kebîr.\

22:62
Evet böyledir! Çünkü Allah Hakk'ın ta kendisidir. O'nun berisinden yalvarıp çağırdıkları ise bâtılın ta kendisidir. Hiç kuşkusuz, Allah Aliyy'dir, Kebîr'dir.

   l-ʿaliyi   (1)

40:12
Bu halinizin sebebi şu: Allah'a, yalnız O'na çağrıldığınzda inkâr etmiştiniz. O'na ortak koşulduğunda ise iman ediyordunuz. Artık hüküm o en yüce, o en büyük olan Allah'ın...

   l-mutaʿāli   (1)

13:9
Gaybı da görünen âlemi de bilendir/Âlim'dir O... Kebîr, sınırsızca büyük O'dur; Müteâl, sonsuzca yüce O'dur.

   taʿālaw   (1)

3:61
Sana ilimden bir nasip geldikten sonra, hak konusunda seninle tartışana de ki: \"Gelin; oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, öz benliklerimizi ve öz benliklerinizi çağıralım, mübâhele edelim de Allah'ın lanetini yalancılar üzerine salalım.\

3:64
De ki: \"Ey Ehlikitap! Sizin ve bizim aramızda aynı olan şu söze gelin: \"Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah'ın berisinden birbirimizi rabler edinmeyelim!\" Eğer yüz çevirirlerse şöyle söyle: \"Tanık olun, biz müslümanlarız/Allah'a teslim olanlarız!\

5:104
Onlara, Allah'ın indirdiğine ve resule gelin dendiğinde şöyle derler: \"Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter.\" Peki, ataları hiçbir şey bilmiyor, doğru yolu bulamıyor idiyseler de mi?

6:151
De ki onlara: \"Hadi gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını yüzünüze karşı okuyayım: Hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın. Ana-babaya çok iyi davranın. Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; biz sizi de onları da rızıklandırırız. Kötülüklerin görünenine de gizli kalanına da yaklaşmayın. Allah'ın saygın ve aziz kıldığı cana, bir hakkı savunmak dışında kıymayın. Allah size bunları önerdi ki, aklınızı işletebilesiniz.\

3:167
Ve ikiyüzlülük yapan münafıkları bilsin diye. Onlara, \"Hadi gelin, Allah yolunda çarpışın yahut savunma yapın!\" dendiğinde: \"Savaştan haberimiz olsaydı sizi elbette izlerdik.\" dediler. O gün onlar, imandan çok küfre yakın idiler. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlar. Allah, onların gizlemekte oldukları şeyi çok iyi bilmektedir.

63:5
Onlara, \"Hadi gelin, Allah resulü sizin için af dilesin!\" dendiğinde kafalarını öteye çevirirler. Ve sen onların böbürlenmiş bir halde dönüp gittiklerini görürsün.

4:61
Kendilerine, Allah'ın indirdiğine ve resule gelin denince, o ikiyüzlülerin senden iyice yüz çevirdiklerini görürsün.

   taʿālā   (3)

72:3
\"Rabbimizin adı/kudreti/işi/gayreti çok yücedir. O, ne bir dişi dost edinmiştir ne de bir çocuk.\

16:3
Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Arınmıştır onların ortak tuttukları şeylerden.

27:63
Yoksa size karanın ve denizin karanlıkları içinde yol gösteren ve rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci gönderen mi hayırlı? Allah'ın beraberinde bir ilah daha mı var?! Allah, onların ortak tuttuklarından uzaktır, arınmıştır.

   taʿlū   (1)

27:31
\"Söylediği şu: Bana büyüklük taslamaya kalkmayın. Teslim olarak huzuruma gelin.\

44:19
\"Allah'a karşı ululuk taslamayın! Ben size apaçık bir kanıt getirmekteyim.\

   ʿāliyan   (1)

44:31
Firavun'dan kurtardık. Firavun, haddi aşanların büyüklük taslayanlarından biriydi.

   ʿāliyatin   (1)

88:10
Yüksek bir bahçededir;

69:22
Yüksek bir bahçe içindedir.

   ʿālīna   (1)

23:46
Firavun'a ve kodamanlarına. Ancak kibre saptılar, çünkü kendilerini büyük gören bir topluluktu onlar.

   ʿāliyahā   (2)

11:82
Nihayet emrimiz gelince oranın üstünü altına getirdik. Ve üzerlerine, pişirilmiş çamurdan yapılıp istif edilmiş taş yağdırdık.

15:74
O kentin üstünü altına getirdik/üst düzeydekileri alt düzeye indirdik. Ve üzerlerine pişmiş çamurdan taşlar yağdırdık.

   ʿāliyahum   (1)

76:21
Üzerlerinde yeşil-ince ipeklerle, sırmalı, kalın ipeklerden giysiler vardır. Gümüşten bileziklerle süslenmişlerdir. Ve Rableri onlara tertemiz bir içki ikram etmiştir.

   ʿalā   (1)

28:4
Gerçek şu: Firavun o yerde egemenlik kurmuş ve ora halkını gruplara ayırmıştı. Onlardan bir topluluğu horlayıp eziyordu: Bu topluluğun erkek çocuklarını boğazlıyor, kadınlarına hayasızca davranıyor/kadınların rahimlerini yokluyor/kadınlarını hayata salıyordu. O gerçekten fesadı yayanlardandı.

   ʿilliyyūna   (1)

83:19
İlliyyûn'un ne olduğunu sana anlatan nedir?

   ʿilliyyīna   (1)

83:18
Hayır, sandıkları gibi değil! İyilik sergileyenlerin kitabı İlliyyûn'da, en yüce burçlardadır.

   ʿalaw   (1)

17:7
Eğer güzel davranırsanız, kendi benlikleriniz için güzellik sergilemiş olursunuz. Ve eğer kötülük yaparsanız o da benlikleriniz aleyhine olur. Bu sırada, yüzlerinizi çirkinleştirsinler, ilk kez girdikleri gibi mabede girsinler ve egemenlik altına aldıklarını yerle bir etsinler diye ikinci vaat geldi.

   ʿuluwwan   (3)

17:43
O hep tespih edilen, onların söylediklerinden çok uzak ve çok yüksek; hem de ölçüye sığmayacak kadar yüksek...

17:4
Biz, Beniisrail'e Kitap'ta şu yolda bir yargıda bulunduk: Siz yeryüzünde muhakkak iki kez bozgun vücuda getireceksiniz ve muhakkak büyük bir kibirle böbürleneceksiniz.

28:83
İşte âhiret yurdu! Biz onu, yeryüzünde üstünlük taslamayanlarla bozgunculuk peşinde koşmayanlara veririz. Sonuç, takva sahiplerinindir.

   ʿaliyyun   (1)

42:51
Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla yahut perde arkasından konuşur; yahut da bir resul gönderir de kendi izniyle dilediğini vahyeder. Yüceler yücesi O'dur; hüküm ve hikmet sahibi O'dur.

   ʿaliyyan   (2)

19:57
Onu yüce bir mekâna yükselttik.

4:34
Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki, Allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar; Allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin! Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür.

19:50
Onlara, rahmetimizden nimetler bağışladık. Ve kendileri için yüksek bir doğruluk dili oluşturduk.

   fataʿālā   (4)

7:190
Allah onlara iyi huylu, barışçıl bir çocuk verince, kendilerine verdiği nimette ikisi birden Allah'a ortak koşmaya başladılar. Allah onların ortak koştuğu şeylerden arınmıştır.

23:92
Gözle görülmeyeni de görüleni de bilendir O. Uzaktır onların ortak koştuklarından.

20:114
O Melik/o hak hükümdar olan Allah, yüceler yücesidir. Sana vahyi tamamlanmadan önce, Kur'an hakkında aceleci olma. Şöyle de:\"Rabbim, ilmimi artır!\

23:116
Yücelerden yücedir, o hak padişah olan Allah! İlah yok O'ndan başka. O şanlı arşın Rabbidir O!

   fataʿālayna   (1)

33:28
Ey Peygamber, eşlerine şöyle söyle: \"Eğer şu iğreti dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, haydi gelin size boşanma bedellerinizi vereyim de sizi güzellikle serbest bırakayım.\

   laʿālin   (1)

10:83
Firavun ve kodamanlarının kendilerine kötülük etmelerinden korktukları için, kavmi arasından bir gençlik grubu dışında hiç kimse Mûsa'ya inanmadı. Çünkü Firavun, o toprakta gerçekten çok üstündü ve gerçekten sınır tanımaz azgınlardan biriydi.

   laʿaliyyun   (1)

43:4
Ve o, bizim katımızdaki ana Kitap'ta çok yüce, çok hikmetlidir.

   wataʿālā   (4)

17:43
O hep tespih edilen, onların söylediklerinden çok uzak ve çok yüksek; hem de ölçüye sığmayacak kadar yüksek...

28:68
Rabbin dilediğini yaratır ve seçer. Seçim onların değil/onların seçme hakkı yok. Allah, onların ortak koştuklarından yücedir, arınmıştır.

6:100
Allah'a bir de cinleri/gözle görülmeyen yaratıkları ortak koştular. Oysaki, onları O yaratmıştır. Bilgisizce O'na oğullar ve kızlar isnat etme saçmalığını gösterdiler. Şanı yücedir O'nun! Onların nitelemelerinin ötesindedir O!

10:18
Allah'ın yanında bir de kendilerine zarar veremeyen, yarar sağlayamayan şeylere kulluk ediyorlar ve şöyle diyorlar: \"Bunlar bizim Allah katındaki şefaatçılarımızdır.\" De onlara: \"Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi haber veriyorsunuz?\" Şanı yücedir O'nun, ortak koştuklarından arınmıştır O.

30:40
Allah'tır ki sizi yaratmış, sonra rızıklandırmıştır. Sonra sizi öldürüyor, sonra diriltiyor. Peki, ortak koştuklarınızdan biri var mı, bunlardan birşeyi yapabilecek! Yücedir, arınmıştır onların ortak koştukarından O.

39:67
Allah'ı, kadrine/şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Oysaki kıyamet günü, yeryüzü tamamen O'nun avucudur/avucundadır; gökler de O'nun sağ elinde/kudretinde dürülmüş haldedir. Şanı yücedir O'nun; arınmıştır onların ortak koştuklarından.

16:1
Allah'ın emri geldi. Onunla yüzyüze gelmekte acele etmeyin. Tüm varlığın tespih ettiğidir o Allah. Arınmıştır onların şirk koştuklarından.

   waʿuluwwan   (1)

27:14
Zulüm ve böbürlenmeyle, ona karşı çıktılar. Oysaki öz benlikleri, onun gerçekliğine kanaat getirmişti. Bak da gör, nasıl olmuştur o bozguncuların sonu!

   walataʿlunna   (1)

17:4
Biz, Beniisrail'e Kitap'ta şu yolda bir yargıda bulunduk: Siz yeryüzünde muhakkak iki kez bozgun vücuda getireceksiniz ve muhakkak büyük bir kibirle böbürleneceksiniz.

   walaʿalā   (1)

23:91
Allah, çocuk edinmemiştir. O'nunla beraber herhangi bir ilah da yoktur. Eğer böyle olsaydı, her ilah kendi yarattığını yok ederdi ve mutlaka biri ötekine üstün gelmeye çalışırdı. Allah'ın şanı onların nitelendirmelerinden yücedir, arınmıştır.

Teşekkür ederim:
IslamAwakened
bu kök sayfaları mümkün kılan herkese teşekkür etmek istiyor.
Çalışmadan formüle etmek için ilham aldık...