←Prev   Lam-Be-Se  Next→ 

ل ب ث
Lam-Be-Se
Kökün genel değeri.
kalırlar , böylece kaldı , böylece kaldın , kalacak olanlar , çok geçdi (geciken) , kaldın , kaldım , kaldınız, orada bulundunuz , biz kaldık , kaldılar , elbette, muhakkak kaldı (kalırdı) , ve sen kaldın , ve kaldılar , kalırlar , (orada) kalırlar, kalabilirler
   talabbathū   (1)

33:14
Eğer Medine'nin her yanından üzerlerine gelinseydi de onların kent içinde fitne çıkarmaları istenseydi, onu mutlaka yaparlardı; o konuda fazla gecikmezlerdi.

   falabitha   (2)

29:14
Yemin olsun, biz Nûh'u toplumuna gönderdik de o onların arasında bin yıldan elli yıl eksik kaldı. Sonunda onları tufan yakaladı. Çünkü zalimlerdi onlar.

12:42
Yûsuf o iki kişiden, kurtulacağını düşündüğüne şöyle dedi: \"Rab edindiğin kişi yanında beni an.\" Ama şeytan o adama, rab edindiği kişiye hatırlatmayı unutturdu. Böylece Yûsuf yıllarca zındanda kaldı.

   falabith'ta   (1)

20:40
\"Hani, kızkardeşin gidiyor, şöyle diyordu: 'Onun bakımını üstlenecek kişiyi size göstereyim mi?' Nihayet, seni annene geri döndürdük ki, gözü aydın olsun, tasalanmasın. Sen bir de adam öldürmüştün. O zaman seni gamdan kurtarmıştık. Seni iyice bir imtihana çekmiştik. Bunun ardından sen Medyen halkı arasında yıllarca kaldın. Sonra, belirlenen bir vakitte/bir kadere göre geliverdin, ey Mûsa!\

   lābithīna   (1)

78:23
Devirlerce kalacaklardır içinde.

   labitha   (1)

11:69
Yemin olsun, resullerimiz İbrahim'e muştu getirip \"Selam!\" demişlerdi. O da \"Selam!\" demiş, fazla beklemeden kızartılmış bir buzağı getirmişti.

   labith'ta   (2)

2:259
Ya şu kişi gibisini görmedin mi? Çatıları çökmüş, duvarları-damları yere inmiş bir kente uğramıştı da şöyle demişti: \"Allah şurayı ölümünden sonra nasıl hayata kavuşturacak?\" Bunun üzerine Allah, o kişiyi yüz yıllık bir süre için öldürmüş, sonra diriltmişti. \"Ne kadar bekledin?\" demişti. \"Bir gün veya günün bir kısmı kadar bekledim.\" dedi. \"Hayır, dedi, aksine sen, yüz yıl kaldın. Yiyeceğine, içeceğine bak! Henüz bozulmamış. Eşeğine bak! Seni insanlara bir ibret yapalım diyedir bu. Kemiklere bak, nasıl yerli yerince düzenliyoruz onları ve sonra et giydiriyoruz onlara.\" İş kendisi için açıklık kazanınca şöyle dedi o: \"Allah'ın her şeye kadir olduğunu biliyorum.\

2:259
Ya şu kişi gibisini görmedin mi? Çatıları çökmüş, duvarları-damları yere inmiş bir kente uğramıştı da şöyle demişti: \"Allah şurayı ölümünden sonra nasıl hayata kavuşturacak?\" Bunun üzerine Allah, o kişiyi yüz yıllık bir süre için öldürmüş, sonra diriltmişti. \"Ne kadar bekledin?\" demişti. \"Bir gün veya günün bir kısmı kadar bekledim.\" dedi. \"Hayır, dedi, aksine sen, yüz yıl kaldın. Yiyeceğine, içeceğine bak! Henüz bozulmamış. Eşeğine bak! Seni insanlara bir ibret yapalım diyedir bu. Kemiklere bak, nasıl yerli yerince düzenliyoruz onları ve sonra et giydiriyoruz onlara.\" İş kendisi için açıklık kazanınca şöyle dedi o: \"Allah'ın her şeye kadir olduğunu biliyorum.\

   labith'tu   (2)

2:259
Ya şu kişi gibisini görmedin mi? Çatıları çökmüş, duvarları-damları yere inmiş bir kente uğramıştı da şöyle demişti: \"Allah şurayı ölümünden sonra nasıl hayata kavuşturacak?\" Bunun üzerine Allah, o kişiyi yüz yıllık bir süre için öldürmüş, sonra diriltmişti. \"Ne kadar bekledin?\" demişti. \"Bir gün veya günün bir kısmı kadar bekledim.\" dedi. \"Hayır, dedi, aksine sen, yüz yıl kaldın. Yiyeceğine, içeceğine bak! Henüz bozulmamış. Eşeğine bak! Seni insanlara bir ibret yapalım diyedir bu. Kemiklere bak, nasıl yerli yerince düzenliyoruz onları ve sonra et giydiriyoruz onlara.\" İş kendisi için açıklık kazanınca şöyle dedi o: \"Allah'ın her şeye kadir olduğunu biliyorum.\

10:16
De ki: \"Allah dileseydi, onu size okumazdım, onu size bildirmezdi de. Ondan önce içinizde bir ömür kalmıştım. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?\

   labith'tum   (6)

23:112
Buyurur: \"Yeryüzünde yıllar sayısıyla ne kadar kaldınız?\

17:52
Sizi çağıracağı gün, onu hamt ederek çağrısına derhal uyacaksınız. Ve sadece az bir süre kaldığınızı düşüneceksiniz.

18:19
İşte böyle! Onları dirilttik ki, birbirlerine sorup dursunlar. İçlerinden biri şöyle konuştu: \"Ne kadar durdunuz?\" Dediler: \"Bir gün yahut günün bir parçası kadar.\" Dediler: \"Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Siz şimdi birinizi şu gümüş para ile kente gönderin de baksın; kentin hangi yiyeceği daha temizse ondan size bir rızık getirsin. Ama nazik ve kurnaz davransın ki, sizi kimseye fark ettirmesin.\

18:19
İşte böyle! Onları dirilttik ki, birbirlerine sorup dursunlar. İçlerinden biri şöyle konuştu: \"Ne kadar durdunuz?\" Dediler: \"Bir gün yahut günün bir parçası kadar.\" Dediler: \"Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Siz şimdi birinizi şu gümüş para ile kente gönderin de baksın; kentin hangi yiyeceği daha temizse ondan size bir rızık getirsin. Ama nazik ve kurnaz davransın ki, sizi kimseye fark ettirmesin.\

23:114
Buyurdu: \"Sadece birazcık kaldınız. Keşke biliyor olsaydınız.\

30:56
İlim ve iman verilenler ise şöyle dediler: \"Yemin olsun, siz, Allah'ın Kitabı gereğince yeniden dirilme gününe kadar kaldınız. İşte bu, yeniden dirilme günüdür. Fakat siz daha önceden bilmiyordunuz.\

20:103
Aralarında fısıldaşır gibi konuşurlar: \"Ancak on gün filan kaldınız.\

20:104
Onların söylemekte olduklarını biz daha iyi biliriz. Yolca en seçkinleri olan şöyle diyordu: \"Eni-sonu, bir gün kaldınız.\

   labith'nā   (2)

18:19
İşte böyle! Onları dirilttik ki, birbirlerine sorup dursunlar. İçlerinden biri şöyle konuştu: \"Ne kadar durdunuz?\" Dediler: \"Bir gün yahut günün bir parçası kadar.\" Dediler: \"Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Siz şimdi birinizi şu gümüş para ile kente gönderin de baksın; kentin hangi yiyeceği daha temizse ondan size bir rızık getirsin. Ama nazik ve kurnaz davransın ki, sizi kimseye fark ettirmesin.\

23:113
Derler: \"Bir gün yahut günün bir kısmı kadar; sayanlara sor.\

   labithū   (3)

18:12
Sonra onları dirilttik ki, iki zümreden hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesap edebileceğini bilelim.

18:26
De ki: \"Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. O'nun elindedir göklerin ve yerin gaybı. Ne güzel görendir O, ne güzel işitendir. Onların, O'ndan başka bir dostları da yoktur. Ve O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez.\

30:55
Saat gelip kıyamet koptuğu gün, günahkârlar dünyada bir saatten başka kalmadıklarına yemin ederler. Onlar işte böyle çevriliyorlardı.

34:14
Sonunda, Süleyman için ölüm hükmünü verdiğimizde, onun ölümünü, değneğini yiyen dâbbetül arzdan/ağaç kurtçuğundan başkası onlara göstermedi. Süleyman yere yığılınca, açıkça anlaşıldı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı, o alçaltıcı azap içinde bekleyip durmazlardı.

   lalabitha   (1)

37:144
İnsanların diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalacaktı.

   walabith'ta   (1)

26:18
Firavun dedi: \"Biz seni aramızda, bir çocuk olarak koruyup beslemedik mi? Ömrünün nice yıllarını aramızda geçirdin.\

   walabithū   (1)

18:25
Onlar, mağaralarında üçyüz yıl kaldılar; dokuz da ilave ettiler.

   yalbathū   (2)

79:46
Onu gördükleri gün onlar, dünyada sanki bir akşam veya onun kuşluk vaktinden başka kalmamışa dönerler.

10:45
Onları huzuruna toplayacağı gün, gündüzün bir saatinden başka, dünyada durmamış gibidirler; aralarında tanışırlar. Allah'a kavuşmayı yalanlayıp da doğru yolu tutmamış bulunanlar, hüsrana uğramışlardır.

46:35
Artık, resullerin azim sahibi olanlarının sabrettiği gibi sabret! O inkârcılar için acele etme! Tehdit edildikleri azabı gördükleri gün, gündüzün sadece bir saati kadar yaşamış gibi olurlar. Bir duyurudur bu. Sapmışlar topluluğundan başka kim helâk edilir!

   yalbathūna   (1)

17:76
Az kalsın bu topraktan çıkarmak için seni sıkıştıracaklardı. Böyle bir durumda onlar orada senin arkandan çok az bir süre kalacaklardı.

Teşekkür ederim:
IslamAwakened
bu kök sayfaları mümkün kılan herkese teşekkür etmek istiyor.
Çalışmadan formüle etmek için ilham aldık...